Güncel
Erdoğan’ın isteği ‘hata’dan dönüş mü?
Cumhurbaşkanı Erdoğan terör ve terörist tanımının değişmesi ve Türk Ceza Kanunu’na alınmasını istedi. Oysa 4. Yargı paketi ve İç Güvenlik Kanunu ile yakın zamanda TMK ve TCK’da değişiklikler yapıldı.
"Elinde silahı, bombası olan teröristle, konumunu, kalemini, unvanını, amacına ulaÅŸabilmesi için teröristin emrine verenin de hiçbir farkı yoktur. Unvanı milletvekili, akademisyen, yazar, gazeteci, sivil toplum kuruluÅŸu yöneticisi olması o kiÅŸinin aslında bir terörist olduÄŸu gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtirmez. Bombayı patlatan, tetiÄŸi çeken terörist olabilir ama o eylemin amacına ulaÅŸmasını saÄŸlayan iÅŸte bu destekçiler, yardakçılardır. Terör tanımını, terörist tanımını en kısa sürede yeniden yapılarak Ceza Kanunumuza derç etmeliyiz diye düşünüyorum. Terör örgütlerine destek verdikleri için güvenlik güçlerimizce yakalanan kiÅŸilerin adliyenin bir kapısından girip, diÄŸerinden çıkıp gitmesi artık tahammül edebileceÄŸimiz bir durum deÄŸildir.”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle BeÅŸtepe’de doktorları kabulünde bu sözleri söyledi. Sözlerini, “bu mesele düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü veya örgütlenme özgürlüğü meselesi deÄŸildir” diyerek tamamladı. "ErdoÄŸan’ın sözlerinin somut karşılığı ne olacak, ya da ne olabilir?" tartışması bundan sonra baÅŸladı.
Ä°lk tepki HDP EÅŸ Genel BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ’dan geldi. DemirtaÅŸ’a göre bu, ‘silahsız terör örgütü yaratmak için yeni bir düzenleme yapma hazırlığı’. DemirtaÅŸ, 2013 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4. Yargı Paketi’ni hatırlatarak, TCK'nın 220. maddesinin 6. fıkrasında yapılan, "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸleyen kiÅŸi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır" düzenlemesi ile herkesin terör örgütü üyesi konumuna getirilebileceÄŸini söyledi.
4. Yargı paketinde ne yapılmıştı?
4. Yargı Paketi olarak anılan, 6459 sayılı "İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", Çözüm Süreci kapsamında üzerinde çok tartışılan düzenlemelerden biriydi.
O dönemdeki tartışma, KCK sanıklarının düzenlemeden yararlanıp yararlanamayacağıydı. Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin Meclis’te “KCK dosyalarındaki iddialar TCK 314. maddeden, silahlı örgütten, bu düzenlemenin kapsamında deÄŸil” demiÅŸti.
Ergin, DemirtaÅŸ’ın bugün tekrar hatırlattığı TCK 220 maddenin 6. Fıkrasındaki düzenlemeyi de o zaman, ‘Haklı bir ayrım yapıyoruz' sözleriyle tanımlamıştı.
Düzenleme ile, üyesi olmadığı örgütün eylemine katılanlara iÅŸledikleri asıl suç doÄŸrultusunda ceza verilmesi, örgüt suçundan ceza verilmemesi saÄŸlandı. Uzun süre önce Terörle Mücadele Yasası’ndan çıkarılan “silahlı-silahsız örgüt” ayrımı Türk Ceza Kanunu’nda yapıldı. Kimin silahlı örgütün eylemine katıldığı, kimin silahsız örgütün eyleminde bulunduÄŸunun mahkemelerce belirlenmesi düzenlendi. Özetle; bildiri basan ve yayanlar, örgütün propagandasını yapanlar, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlarını iÅŸleyenlerin, sadece iÅŸledikleri suçtan ceza almaları, üyesi olmadıkları örgütten dolayı ceza almamaları saÄŸlandı.
İç Güvenlik Kanunu
Ancak Terörle mücadele kapsamında yapılan bir başka düzenleme ise, İç Güvenlik Kanunu olarak anılan düzenleme oldu. 2015 yılında yürürlüğe giren düzenleme, polise 'kuvvetli şüphe' yerine 'mâkul şüphe'de arama yetkisi getirdi.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nundaki değişiklikle, "yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda somut delillere dayalı kuvvetli şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir" ifadesindeki "somut delillere dayalı kuvvetli" ibaresi "mâkul" olarak değiştirildi.
Yine aynı düzenleme ile şüpheli ve sanıkların teknik takibi ile ses ve görüntü kayıtlarının alınması konusunda polisin yetkileri artırıldı.
Örgütlü suçlarda sulh ceza hâkimlerinin kararıyla 81 ilde işlem yapılmasının önü açıldı.
Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koymanın kapsamı da genişletildi. Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" başlığında sayılan "silahlı örgüt" veya "örgüte silah sağlama" suçundan el koyma kararı verilirken; "Anayasayı ihlal", "yasama organına karşı suç", "hükümete karşı suç", "hükümete karşı silahlı isyan", "silahlı örgüt", "silah sağlama" ve "suç için anlaşma" soruşturmalarında el koyma kararı verilebilmesi getirildi
Şen: Çözüm sürecinde düşünülmeyenler düşünülmeye başlandı
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın sözlerini deÄŸerlendiren Ceza hukukçusu Profesör Ersan Åžen’e göre, durum, ‘Çözüm süreci zamanında düşünülmeyenlerin, düşünülmeye baÅŸlanması’. Åžen, “Hata yaptılar. Bunu söylemeleri lâzım. Siyasilerin ‘biz çözüm sürecini iyi niyetle denedik. Bir barışmaydı ama kötüye kullandılar. Kusura bakmasınlar dönüyoruz artık’ demeleri lâzım.... Bu geriye dönüşse geriye dönüş, adına ne derseniz deyin” dedi.
Aljazeera’nın sorularını yanıtlayan Åžen, terör konusunda dünyanın ortak izlediÄŸi tanımın, ‘cebir, ÅŸiddet ve/veya tehdit kullanılması’ olduÄŸunun altını çizdi. Åžen, bu tanımın, ‘ cebir ÅŸiddete bulaÅŸmamışsa, azmettirici deÄŸilse, tahrik ve teÅŸvik etmiyorsa, düşünce açıklamalarını, o insanların kimliklerinden, tarzlarından duruÅŸlarından sebeple yargılamayın, cezalandırmayın’ olduÄŸunu söyledi. Åžen’e göre, ErdoÄŸan terör konseptinin deÄŸiÅŸtiÄŸini, terör tanımının da deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸini söylüyor, ancak burada bir sıkıntı var:
“Terör tanımı derken Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesindeki terör tanımından bahsetmiyor. Terörün sorumlularını geniÅŸletiyor. ‘Eli kalem tutan, kendilerine akademisyen diyenler de esasında terörün bir anlamda destekçileridir. Neticede bu insanlar var olduÄŸu, desteklediÄŸi müddetçe terör alevlenmektedir’ diye kendisine göre bir bakış açısı getirdi. Ceza Hukuku açısından bunun bir hatası var. Ceza hukukunda ceza sorumluluÄŸunun ÅŸahsiliÄŸi vardır. Kollektif sorumluluk yoktur. Herkes kendi eyleminden sorumludur. EÄŸer siz bir eyleme, suça iÅŸtirak etmemiÅŸseniz, azmettirmemiÅŸseniz, teÅŸvik etmemiÅŸseniz, o eylemi icra etmemiÅŸseniz ondan sorumlu tutulamazsınız. “
CumhurbaÅŸkanı’nın TMK’nın 6.ve 7.maddelerindeki düzenlemeleri yeterli bulmadığının anlaşıldığını söyleyen Åžen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yetmez dersen o zaman sorumluluk ÅŸahsiliÄŸinin, kusur sorumluluÄŸunun dışına çıkmış olursun. O zaman akademisyen ya da gazeteci, kim olursa olsun, onun o eyleme katıldığının, desteklediÄŸinin, tahrik ettiÄŸinin, yol gösterdiÄŸinin, yaptırdığının, yaptığının tespitini yapacaksın. Yoksa o bağı kurmadan, sırf niyet okuyuculuÄŸundan, onun düşüncelerinden, bazı davranışlarından, sözlerinden, yazılarından hareketle o eylemin icra edildiÄŸini söylemek demek ‘orada bulunan havayı kirlettin’ demek ile aynı hesap. Onu oraya baÄŸlayamazsınız. Bunu ceza hukuku açısından diyemezsiniz. Bildiri imzalayanları sosyolojik açıdan vatan haini olarak sayabilirsiniz ama ceza hukuku açısından sayamazsınız. Ceza hukukunda eyleme, suç tipine, suçun unsurlarına, delile önem verilir.”
BahçeÅŸehir Ãœniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Ãœyesi Profesör Dr. Feridun Yenisey ise, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın sözlerine iliÅŸkin bir deÄŸerlendirmede bulunmaksızın, dünyada artık terör konusunda ‘önlemenin’ ön planda olduÄŸuna dikkat çekti. Yenisey’e göre Türkiye’de ÅŸu anda ‘terörle mücadele edecek hukuki bir alet yok”. Yenisey Aljazeera’ya ÅŸunları söyledi:
“Terör konusu uluslararası bir konu, sadece bir ülkeyi ilgilendiren bir konu deÄŸil. Bu konuda geliÅŸmiÅŸ standartlar var. Bu standartlar her gün kendisini yeniliyor. Terörün cezalandırması deÄŸil, önlenmesi konusu ön planda. Yani suç iÅŸlendikten sonra deÄŸil de, iÅŸlenmeden evvel bir yerde olabilecek terör eylemlerini algılayıp, tedbir alınması... Bunların hepsi kiÅŸisel veri toplamak, analiz etmek, tehdit algılamalarını ortaya çıkartmak vs. kiÅŸisel haklarla yani, bireysel. Anayasada 20. Maddede düzenlenmiÅŸ özel hayatın gizliliÄŸini ilgilendirir. Bu nedenle yasal düzenleme yapılması ve yeni yetkiler tanınması gerekiyor. Fakat bu yetkilerde de bir uluslararası standart var. Türkiye’deki büyük sorun, yıllar itibariyle kötüye kullanılmış olan bu terörle mücadele yetkileri ortadan kaldırıldı. Åžu anda terörle mücadele edecek hukuki bir alet elimizde yok. TMK, CMK veya CÄ°K suçlar iÅŸlendikten sonra, suç iÅŸleyen kiÅŸilerin cezalandırılmasıyla ilgili.”
Ne yapılabilir?
Terörle Mücadele Kanunu’nun birinci maddesinin terör tanımı konusunda baÅŸarılı bir tanım olduÄŸunu söyleyen Prof. Ersan Åžen’e göre, ErdoÄŸan’ın söylediklerinden yola çıkarak yapılabilecekler ÅŸunlar olabilir:
Terörle Mücadele Kanunu’ndaki mevcut suçların cezaları artırılabilir. ÖrneÄŸin, terör propagandasının 1 yıldan 5 yıla kadar olan cezasında üst sınır artırılabilir.
TMK’yı ihlal edenlere ‘no mercy’ (af yok) denilerek, terör suçlarında koÅŸullu salıverme, paraya çevirme, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kaldırılabilir.
Terör suçları da katalog suçlar arasına alınabilir.
Yargılamayı süratlendirmek için suçüstü kanunu çıkartılabilir. Terörle mücadele kanununu ihlal edenlerin yargılamaları ‘ÅŸu kadar sürede bitirilir’ gibi bir hüküm getirilebilir.
Tutuklama ve gizli tanıklık geliştirilebilir. Örneğin, terör suçları ile ilgili propaganda tutuklamaya dahil edilebilir.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.